Abdestte özür durumları nelerdir?
Abdestte özür durmları
Abdesti bozan kalıcı beden hastalıklarına “özür” denir.
Abdestte herhangi bir özrün geçerli olması için abdest üzerinde belli bir süre geçmesi gerekir.. Bir özür, başlangıçta abdest alınıp namaz kılınacak kadar bir süre kesilmemek üzere, tam bir namaz vakti devam eder, daha sonra da her namaz vaktinde en az bir defa tekrar ederse, sahibi özürlü sayılır.
Örneğin, sık sık burun kanaması, sidiğin tutulamayıp akması, aşırı ishal, yelini kaçırma, yaradan süreli kan, irin veya cerahat akması ve kadından aybaşı kanı dışında arızalı rahim damarından kanın gelmesi (istihâza) bir özürdür. Yine bir ağrıdan dolayı göz sulanması, meme, kulak veya göbek gibi bir uzuvdan irin gibi bir sıvının çıkması da birer özürdür. Bunların sahipleri de “özürlü” sayılır.
Meselâ; bir kimsenin burnu, bir gün öğle vaktinin başından sonuna kadar yani ikindi vakti girinceye kadar, abdest alıp namaz kılacak kadar bir süre kesilmeksizin kanamaya devam eder ve bundan sonra da her namaz vaktinde bir defa olsun, kanarsa, o kimse özürlü sayılır.
Özürlü her farz namaz vakti için abdest alır. Delil şu hadistir: “Özür kanı gören kadın (müstehaza) her bir namaz vakti için abdest alır.” Diğer özür sahipleri de buna kıyas edilir.
Özürlü, bu şekilde farz vakit için abdestle dilediği kadar farz veya nâfile namaz kılabilir. Kaza, vitir, bayram veya cenaze namazları da buna dahildir. Yeter ki, bu özrün dışında abdesti bozan başka bir durum meydana gelmesin.
Bir özürlü, sabah namazı için tam vaktinde abdest alsa, bu abdest sabah namazının vaktinin çıkmasına kadar devam eder. Bu, vaktin çıkmasıyla, başka bir deyimle güneşin doğması ile sona ermiş olur. Artık bu abdestle başka bir namaz kılamaz. Ancak özrünün geçici olarak kesilmiş olduğu bir anda abdest almış ve henüz özür zuhur etmeden ve abdesti bozan başka bir hâl vaki olmadan vakit çıkmış olursa, bu durumda, namaz vaktinin çıkmasıyla bu abdesti bozulmuş olmaz.